×

Çocuklar Haklarını Öğrenirse, Sevinçler Gecikmez

Bugün Dünya Çocuk Hakları günü. Çocuk Vakfı, çocuksu ruhun su katılmamış örneği Mustafa Ruhi Şirin Ağabey’in “çocuğu”. Büyük işler yapıyor ama y/etkililer bakıyor sadece! Olmaz! Yer gök isyan eder buna. Sahip çıkalım Çocuk Vakfı’na ve yaptıklarına ki, yarınlarımız yakın olsun, bizim olsun.
Çocuk Vakfı’nın geleneksel hâle getirdiği bir etkinliği, her yıl bir bildirge yayımlamak, çocuklarımızın sorunlarını kamuoyuna duyurmak. Bu yılki bildirge, çocuk edebiyatı yazarlarımızdan Mavisel Yener’e ait.
Sizi, bu güzel metinle baş başa bırakıyorum. Buyurunuz:
*
Çocuklar ile kuşları, gökkuşağının renklerini, çiçeklerin taze kokularını, gülücükleri yan yana koysak…
Yeryüzünde var olduğumuz sürece, çocukları hakça, gerçek barış içinde yaşatmanın sevincini yaşasak…
Korkular, kaygılar, hiç tanışmasa onlarla. “Her çocuk haklarıyla doğar” cümlesini yazsak yüreğimize, belleğimize; andımız yapıp her sabah dillendirsek.
Marşımız yapıp ıslık ıslık yaysak her yana.
Çocuğun haklarına saygılı olmanın dünyada özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu düşünmek, nabzımızın atması kadar doğal olsa.
Bütün bunlar hayal mi? Hayal kurmak “çocuk işi” mi dediniz? Sormak lazım o halde: en son ne zaman tüm yetişkinliğimizi bir yana koyup sadece çocuk olduk? Çocuklarda bizim yitirdiğimiz bir şey var!
Tarihin çarkı dönüp dururken, yirmi birinci yüzyıla gelmişken, çocuklara reva görülen hak bilmezliklere şaşırmıyor olmamız ne tuhaf! Kendini sürekli tehdit altında hisseden, ürken, ezilen, adaletsizlik değirmeninde ufalanan, siyasi çıkarların oyuncağı olan, horlanan, yüreği kırgın çocuklar olduğunu bile bile, başımızı yastığımıza koyduğumuzda, rahat uyuyabiliyor muyuz?
Çocuklar savunmasızdır. Bu nedenle, dünyada en çok sömürülen çocuklarımızdır. Hiçbir şey yapamazlar, sömürüye karşı birleşemez, kanun çıkaramaz, mahkemeye gidemez, saldırılardan kendilerini koruyamazlar. Bugünün çocukları yarınki dünyanın kaderini belirleyeceklerse, hakları çalınmış, sevgisiz bırakılmış bir çocuğun bu kaderi nasıl belirleyeceğini tahmin etmek hiç zor değil. Hakları ailesi ve devlet tarafından korunmuş, hakları öğretilmiş bir çocuk olarak yetişen, gücünü sevgiden alan yetişkinlerin bulunduğu bir dünyanın kaderi nasıl olurdu dersiniz? “Hakları öğretilmiş” diyorum, çünkü çocuklara “çocuk hakları haritası”nı vermek biz yetişkinlerin görevi.
Çocuklar haklarını öğrenirse, sevinçler gecikmez!
Şu anda yeryüzünde insanın aklının alamayacağı kadar çok şiddet, baskı, kıyaslama var ve çocuklar bundan haberdar. Her gün bunları yaşıyor, görüyor, duyuyor, okuyorlar. Böylece şiddetin, baskının, kıyaslamanın doğal, sıradan bir durum olduğu kanısına varıyorlar. İşte tam da bu noktada aile ve devletin sorumluluğu devreye giriyor. Barış, değerbilirlik, hoşgörü, özgürlük, eşitlik, dayanışma gibi değerleri içselleştirmek öncelikle biz yetişkinlerin ev ödevi olmalı.
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde ailelere çağrım var: Çocuklara başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteren örnekler sunalım. Çocuklara saygı duymaya, korkusuz kılmaya, ne dersiniz?
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na çağrım var: Çocuk Hakları Kültürü temelinde çocuk politikasını, Çocuğa Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nı ve Çocuk Hakları İzleme ve Değerlendirme Kurulu’nu yeniden masaya yatırmaya ne dersiniz?
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde TBMM’ye çağrım var: Çocuk Hakları Komisyonu’nun kurulmasına ne dersiniz?
Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Millî Eğitim Bakanlığımıza çağrım var: Çocuklarımızın haklarını hatırlayarak, mutlu büyümeleri için okullara çocuk hakları kültürü temeli içeren dersler koymaya ne dersiniz?
Yusuf Kaplan

Yorum gönder